ZEKÂT VEREN DİLENCİLER!


Ömrünü kedi, köpek hatta çevre için helak etmiş öğretmen arkadaşımın, her hafta pazar yerinde gördüğü, hasta bir kocası ve yatalak bir de kızı olan dilenci teyzeye kayıtsız kalması tabi ki olanaksız.


Derhal durumu büyükşehir belediyesine bildirdiği gibi, sayıları bir hayli fazla olan facebook arkadaşlarına ve öğrencilerine de bu teyzeye yardım için “hazır ol” talimatı veriyor.

Bir yandan da teyzenin oturduğu mahalleden birine de teyzenin vaziyetinin vahametini araştırma görevi veriyor.

Facebookta ise “biz hazırız hocam” mesajları birbirini takip ediyor. 

Derken dün arkadaşım, “teyzenin vaziyetinin vahameti” araştırmasının sonucunu paylaşmış:

-Dilenci teyzenin ailesi,  Kızı , eşi ve kendisi , üç bireylik bir ailedirler,

-Kızı özürlü maaşı, teyze de kızı için bakım parası , eşi de , ayağından bir problem yaşadığı için geçmişte ,
devletten aylık almaktadırlar, Yani evlerine , üç aylık girmektedir,

-Ayrıca  teyzenin eşi , 24 saat iş olan meyve sebze halinde çatır, çatır çalışmakta ve oradan da bir gelir elde etmektedir,

-Bu bilgileri bana ileten arkadaş , inanmıyorsam bunlara , durumu videoya çekip kanıtlayabileceğini de söyledi ...

Yani , aç, açık, muhtaç değildirler.

Ayrıca , Büyük Şehir Belediyesinin kendilerine sunduğu yemek yardımını da , yemekte kullanılan yağları beğenmedikleri için, reddetmişler.

Kısacası, sadaka, fitre ve zekat verilecek zannedilen kişinin neredeyse zekat vermesi farz olmuş. 

Ayrıca bakım parası aldığı kızını evde bırakarak dilenmesi için evde kendi yerine bir başkasını çalıştırması da olası. Sakat aylığı alan eşinin halde çalışması da ayrı bir araştırma konusu.

Hep diyorum, gerçekten ihtiyacı olan asla isteyemez. İsteyen varsa da ilgili makamlara yönlendirmek en iyisi. 

Yoksa her ay “nerede kaldı benim burs?” diye mesaj atan biri, son bursunu aldıktan sonra sizi engelledi diye dövünürsünüz!


Hiç yorum yok: