GÜNDEMİ TAKİP ETMİYORUM ARKADAŞ!

-Ne, sen bunu bilmiyor musun?

-Ne, senin bundan haberin yok mu?

-Nasıl öğrenmezsin?

Bizim nesil bu fırçalarla büyüdü, nasihatle değil. Bir şey olmak istiyorsak, toplumda bir yer edinmek istiyorsak bize söylenenleri yapmak zorundaydık. Yapmama şansımız yoktu. Hem cahil hem taşralıydık. Eksiğimiz çoktu anlayacağınız:

-Her gün gazete okumak zorundaydık.

-Her gün haber dinlemek zorundaydık.

-Kitap okumak zorundaydık.

-Teknolojiyle barışmak ve onu kullanmak zorundaydık.

-Sinemaya gitmek zorundaydık.

-Tiyatroya gitmesek olmazdı.

-Opera/Bale şarttı.

Liste uzayıp gider. Efendim, biz taşralı olduğumuzdan, ergen olduğumuzdan, büyük adam olmak istediğimizden, adam yerine konmak istediğimizden olsa gerek sorgulamadan bir daldık ki bu işlere, dalış o dalış.

Kıt çocuk harçlığımızla gazete almalar, bulamazsak kahvede okumalar, radyoda ajans kaçırmamalar, hızımızı alamayıp şehir kütüphanesine gidip ansiklopedi okumalar (yanlış duymadınız baştan sona iki ansiklopedi okumuş insanım ben), seçmeden sorgulamadan ne bulursak okumalar, beğenmediğimiz fakat asla bunu söyleyemediğimiz tiyatro ve filmleri izlemeler, belki lazım olur diye dünyadaki bütün başkentleri, ülkelerin nüfus yoğunluklarını ve devlet başkanlarını ezberlemeler vs.

Bu arada, önce hesap makinası, ankesörlü telefon, ATM ve en son bilgisayar ile devam eden teknoloji ile barışık olmalar vs.

O kadar hızlı gittik ki, önce teknolojiye yetişemez olduk bunu oğlumuza devrettik, ardından sabaha kadar seyrettiğimiz tartışma programlarının bir işe yaramadığını anladık. Sonunda sürekli fikir değiştirmelerinden ötürü hayran olduğumuz uzmanlardan şüpheye düştük. Fakat asla alışkanlıklarımızdan vazgeçmedik. Ta 17 Aralık tarihine kadar.

Neden 17 Aralık? Çünkü bu tarihten sonra gündem de medya da öyle bir ters yüz oldu ki, kim kimi tutuyor, kim yandaş kim değil, kim demokrat kim darbeci her şey birbirine karıştı. Gündemi çok iyi takip eden için bile içinden çıkılmaz bir hal aldı gidişat.

Nitekim yaşı benden küçük fakat gözleri iyi gören ve  sözleri bir kılıçtan keskin Arkadaşım Feza Çakır Nam-ı diğer Sürünün Son Hamsisi isyan etmiş az önce Facebook’ta:

-Gündem mümdem takip etmiyorum arkadaş! Siz yazın, ben okurum..

Oh be, dünya varmış. Ben de hemen atıldım:

-Ben de. Her şey olup bitsin hepsini birden okuyacağım.

Evet, sayın otoriteler ve toplum mühendisleri, televizyon programlarınız da, haberleriniz de ve gündeminiz de sizin olsun. Takip de etmiyorum yorum da yapmıyorum. Her şey yerli yerine otursun, ne olup bittiğini de birkaç ay sonra öğrenirim nasılsa.


Kalın sağlıcakla!

Hiç yorum yok: