ISLAK KİRPİKLER

Oldum olası düşkündü eteğin içine sığmayan dolgun bacaklı kadınlara. Hele bir de başörtülü olursa… Lakin şimdiye kadar bir türlü birlikte olamamıştı hayalindeki böyle bir kadınla.
Akşama kadar kafesinin önünden geçen veya kafesine gelen böyle kadınlara iç geçirir dururdu. 

İşte yine onlardan biri; dolgun bacakları mini eteğinin içine sığmayan, ince ayak bilekli ve altında da sivri topuklu kırmızı ayakkabılı bir kadın. (Başörtülü değil, olsun)

Hayranlıkla izlediği kadının sert adımlarla kafesine yönelmesi ile birlikte kalbi küt küt atmaya başladı; körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz.

Hemen kadının oturduğu cam kenarındaki masaya doğru hamle yapan garsonunu durdurdu:

-Sen boşları topla, ben bakarım.

Heyecan ve umutla kadının oturduğu masaya yöneldi ve gözlerini oturulunca biraz daha sıyrılmış eteğin altındaki dolgun bacaklardan ayırmadan sordu:

-Ne arzu edersiniz?

Bir zampara arkadaşından öğrenmişti içinde her şeyi barındıran bu sözü.

-Hepiniz aynısınız, dedi kadın hepiniz aynısınız!

Yakalanmış olmanın şaşkınlığı ile başını yukarı kaldırdığında gördü kadının ıslak kirpiklerini. Zor bastırılan ağlama duygusunun zapt edemediği gözyaşlarının ıslattığı kirpikleri.


“Ben çay kahve arzu eder misiniz demek istemiştim” diyecek gücü bulamadı kendinde. Büyük bir üzüntü ve mahcubiyetle başını tekrar öne eğdiğinde gördüğü artık kadının sıyrılmış mini eteğinin altındaki dolgun bacakları, ince ayak bilekleri ve sivri topuklu ayakkabıları değil ıslak kirpiklerini barındıran acı dolu yüzüydü.

Hiç yorum yok: