PEKİ, VATANDAŞ ORGANİK Mİ?

Güneşli bir Pazar günü, hem biraz hava almak hem de organik doğal bazı şeyler almak üzere etrafımızdaki köylere doğru yollandık.

Yolda karşımıza çıkan “Yörük Çadırı Gözleme” yazısını görünce durduk. Gerçekten de yol kenarında bir Yörük çadırı ve bir yandan yufka açarken diğer yandan odun ateşinde gözleme pişiren köylü kadınlar. Daha ne olsun?

Hemen çadırın içinde yerimizi aldık ve gözleme-ayran ikilisine yumulduk. Fakat ayranın içindeki buz parçaları dikkatimizi çekti:

-Akşamdan dipfirize koymuştum ayranı çözülmedi daha, dedi köylü bacımız. Bir yandan da cebinden çıkardığı büyük cep telefonu ile oğlunu çağırdı.

Sohbet sırasında yediğimiz gözleme ve ayranın yapımında sadece pişirilen odunun organik olduğunu, kullanılan diğer malzemelerin ise tamamen market işi olduğunu öğrendik.

Bu arada kenarda bekleyen yumurtaları sorduk:

-Aha karşıda gezen tavukların yumurtası. Hem gezinmiş tavuk hem de organik yumurta, diye bilgilendirdi bizi. Yumurtaların üzerindeki “izler” en büyük deliliydi bunun.

Bunu duyan yan masadaki adam haykırdı:

-Abla, ne kadar varsa alayım ben!

Derken pazarlık başladı ve üç koli (yaklaşık yüz) yumurtayı aldı adam.

Birden şimşek çaktı kafamda. Gezinen tavuk sayısı yaklaşık on taneydi. Adam aldı yüz, biz aldık yirmi etti mi 120. Yani on tavuğun 12 günlük yumurtasını iki dakika içinde biz almıştık sadece. 

Böylesi taze, böylesi organik ve böylesi gezinmiş tavukların yumurtalarının 12 gündür satılmadan birikmesi olacak iş değildi.


Kısacası, ya yumurtalar organik değildi ya da satanlar.

Hiç yorum yok: