AVANTA


Şu kısacık ölümlü dünyada bir misyonum olduğuna inanmıyorum. O nedenle bazı şeylerin sadece ben not alayım sonra da yazayım  diye başıma geldiğini de sanmıyorum. Bu tür şeyler de  sadece benim başıma gelmiş olamaz. Bence herkesin başına geliyor fakat sadece ben yazıyorum. Belki de hayatı görmekle, okumakla ilgili bir şeydir bu, bilemiyorum.

Şimdi, bu anlatacağım şeyin bilimde de yeri var; “dışsal ekonomi” diye okuduk biz bunu fakültede. Yani bazı işletmeler ya da faaliyetler amacı dışında bazı dışsal faydalar da yaratır. Bu faydanın ekonomik kısmına da dışsal ekonomi denir. Otobüs mola verdiği yere, rehber götürdüğü turistle bir halıcı dükkanına dışsal fayda yaratır.

Kimi bunun bedelinin farkındadır ve tahsil eder, kimi ise ahlaki bulmaz ve edilen duayı yeterli görür. Kiminin faydası ise bir bedel teşkil edemeyecek kadar küçüktür, üzerinde konuşulmaya bile değmez.

Efendim, şehir dışında bir yerde kalıyoruz. Yemek yiyecek yer var fakat haftada bir gün kapalı. O zaman da görevli arıyor bir pideciyi, ne istersek getiriyorlar.  

Görevli, aradığı yeri çok temiz ve servisi hızlı olduğu için tercih ettiğini, istersek ya da memnun kalmazsak başka yerden de sipariş verebileceğini söyledi. Ben de takıldım:

-Avantanı  veriyorlar mı bari?

Görevli kızardı, biraz da bozuldu:

-Olur mu efendim öyle şey.

Benim takılmamı fazla ve önyargılı bulmuş olabilirsiniz. Böyle konuların espri konusu bile yapılmaması gerektiğini de söyleyebilirsiniz, haklısınız. Ne avantası olur ki iki pide söylemenin?

Tam bir hafta sonra görevli siparişimizi verdi. Normalde gelen siparişi görevli karşılıyor, parasını veriyor  sonra da tabaklara koyarak getiriyordu. O gün görevli bizim yanımızda olunca siparişleri getiren çocuk da bizim olduğumuz salona geldi. Bize birer pide ve ayran verdikten sonra elindeki ayranı görevliye uzattı:

Görevli şaşkınlıkla:

-Ben ayran istemedim.

-Olsun, patron gönderdi, bu da seninmiş!

Hiç yorum yok: