SIRA DAYAĞI



Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.
Evet, aynen böyle yazıyor.

“Kesin bölücülük yapmıştır”
“Porno yayınlamıştır”
“Teröristlere destek çıkmıştır”
“Kişilik haklarına saldırmıştır”
“Kim bilir ne yaptı”
“d-hiçbiri”

Evet, olasılıklardan doğru cevap, d-hiçbiri. Doğrusu, “bu site mahkeme kararı ile sıra dayağına mahkum edilmiştir “olacaktır.

Genç bir arkadaşımızın, “geleceğe ilişkin hayali olmayan geçmişte kalmaya mahkumdur” sözünden beri “bizim zamanımızda” demeye korkuyorum ama yine mecbur kaldım demeye.

Evet, bizim zamanımızda sıra dayağı vardı. Ben hep yiyen olduğum için dayağı atanın gerekçesini bilmiyordum ancak bir nevi toplu cezalandırmaydı bu. Yiyen de nedenini bulmak zorundaydı.

-Açın elleri, aç aç!

Evet, hoca sınıfa hışımla giriyor ve elinde cetvelle başlıyor sıradan. Kız- erkek, hasta-sağlam, suçlu-suçsuz fark etmez. Ya da Hababam Sınıfındaki gibi bütün sınıf tek ayaküstünde. Ya da askerde:

-Yat, sürün!

İnsanın kendini en eşit gördüğü, topluma aidiyet duygusunu en fazla hissettiği andır sıra dayağı.

Bir de sanıyorum suçsuz suçluyu engellesin bir nevi otokontrol sağlansın amacı da var.

Ne olursa olsun, şimdi benim siteyi tıklayınca bu yazı çıkıyor:

-Bu siteye…

Bildiğim kadarıyla benim siteyle ilgili bir mahkeme kararı yok. Gazeteden öğrendiğim kadarıyla siteyi yazılarımızı yayınlamamıza olanak veren bloggere verilmiş ceza. Zararı bize de dokunmuş. 

Anlayacağınız yıllar sonra yeniden bir sıra dayağı. Bilsek ki mahkeme neden bu kararı almış, karara neden olan siteyi uyaralım otokontrol sağlayalım. Bu olanağımız bile yok. Bu anlamda durum sıra dayağından bile kötü.

Evet, artık yazdıklarımıza erişilemeyecek biz de yayınlayamayacağız. Neden, ne kadar süreyle, bilmiyoruz.

Ha, “susma sustukça sıra sana gelecek” sloganındaki gibi “sustun, bak sıra sana geldi” diyen varsa onlara Orhan Veli’nin şiirindeki gibi yanıt vereyim:

-1964’te doğdum, 65’te konuştum, hala konuşuyorum!

Hiç yorum yok: