ORALARIN ADAMI


Genelde bayram ve cenaze namazları, domino taşlarının devrilmesi gibi kılınır. Cemaatın çoğunluğu bayramdan bayrama ya da cenazeden cenazeye camiye geldiği için önündekini taklit ederek kılar namazı. O nedenle diğer namazlardaki gibi aynı anda aynı hareketlerle kılınmaz bu namazlar.

İnsan ve hatta bazı hayvanlar da bilmediği durumlarda, bileni taklit ederek sorunu çözmeye çalışır. Oraların Adamı önem taşır böyle durumlarda. Oraların Adamı sandığınız kişi de sizin gibiyse vay halinize.

Efendim, bir seminer nedeniyle Antalya’da lüks bir oteldeyiz. Otelde tatil tecrübemiz olsa da yine de yabancıyız bu otele. Sonuçta her yerin kendine göre şartları var.

Otelde her öğün açık büfeden yemeğimizi alıyoruz ve yolun sağında-solunda bulunan restoranlarda yiyoruz. Restoranların her birine de değişik isimler vermişler ve ona göre de dekore etmişler; güneydoğu, ege, Akdeniz vs.

İyi ki de isim vermişler, otel kalabalık olduğundan millet birbirini restoran adı vererek buluyor. Biz de her gün değişik bir restoranda yiyoruz yemeğimizi ki bir şey kaçırmış olmayalım.
Fakat denize bakan ve çok güzel dekore edilmiş restoranın birine ise hiç oturamadık. Zira her zaman dolu ve bir türlü boş yer bulamıyoruz. Oysa en güzeli de orası. Hem denize bakıyor hem de dekorasyonu muhteşem. Sonunda bir öğleyin bir meslektaşımızın yanındaki masada yer bulabildik ve yemeğimizi yedik. Tam tatlılara sıra gelmişken arkadaşımın telefonu çaldı. Bir başka arkadaşımız arıyor:

-Ne arıyorsunuz çocuk restoranında?

Ani bir refleksle etrafımıza baktık, gerçekten tamamen çocuklu aileler var masalarda. Demek yemek alınacak alçak masalar da bunun içinmiş; çocuklar kendi yemeklerini alabilsinler, diye. 

Başımızdan kaynar sular döküldü ve derhal salonu terk ettik. İnşallah başka gören olmamıştır.
Peki, yan masada tek başına oturan emeklilik yaş sınırındaki meslektaş? O bir şekilde kurtarmıştır vaziyeti; “torununu bekleyen bir dede” rolüyle. Ya biz nasıl açıklayacaktık durumumuzu?

Hiç yorum yok: