Günlerdir söylenen önemli gün sonunda geldi çattı. Şimdi bu tarihi
günün yorumlarını izliyorum televizyonda ve ekrana çıkanların tamamında bir
hayal kırıklığı gözlüyorum.
İlki, medyanın hayal kırıklığı: Bütün soru ve söylemleri mecliste olay
çıkması üzerine. Yeterli kavga çıkmaması hayal kırıklığı yaratmış anlaşılan.
İkincisi, iktidar partisi yetkililerinin: Kadın vekillerin kanunun
yasalaşmasının ertesi günü meclise teker teker türbanlı gelmemeleri, bugün
toplu halde geleceklerini önceden bildirmeleri ve geldiklerinde yanlarındaki
vekillerin kendilerini tebrik ederek olayı fotoğraflamaya çalışmaları, günün gürültülü
bir şekilde “zapt edilen bir kale burcuna bayrak dikilmesi”ne çevirme niyetleri
olduğunu göstermektedir. Bunca çabaya karşın yeterli gürültü çıkmaması, olayın istenen
kıvamda bir mağdurun mağrur haline gelememesinin hayal kırıklığı yarattığı
açıkça görüldü iktidar vekillerinde.
Muhalefet: En üzgünü onlardı. Yıllardır karşı çıktıklarının gerçek
olmasına engel olamamalarına mı yansınlar, içinden geçenleri söyleyememelerine
mi yansınlar bilemediler. Çaresizlik içinde onlar da “pantalon”a sarıldı.
Sanırım bir süre de pantolon üzerine nutuklar dinleyeceğiz. Kadın memurlara pantolon
giyme hakkı verileli kaç yıl oldu ama vekillerin bunca sene kendi söküğünü
dikememeleri neyle açıklanır bilmiyorum.
Sonuncusu da benim hayal kırıklığım: Bundan tam otuz yıl önce fakültede
okurken, sınıfımızda üç tane türbanlı, bir tane de cübbeli/sarıklı arkadaşımız
vardı. Şimdi otuz yıl öncesine döndük diye seviniyoruz.
Bu otuz yılda, el alem bilimde teknolojide
nerelere ulaşırken biz kılık-kıyafet gibi lüzumsuz konularla meşgul olduk. Onlar,
bundan sonra bizden türban talep ederler mi, demokrasilerini meclisinde türban
giyilecek aşamaya getirmek için bizden yardım isterler mi bilmiyorum. Bildiğim,
bizim onlardan teknoloji almaya devam edeceğimiz.
Dileğim, ülkem yarın yepyeni bir ufka uyanır inşallah. Ya da yine
bulunur lüzumsuz bir konu ve otuz yıl sonra da bugüne döndüğümüze seviniriz.