Evet, İzban’ın metro olmadığını biliyoruz. Fakat Buca’lılar olarak
gerçeğini bulamayacağımızı bildiğimizden ona razıyız ve o nedenle metro diyoruz.
Aslında düşünce güzel; şehir içindeki demiryolu hatlarını metro
standartlarına yükselterek yeni vagonlarla şehir içi taşımacılığı yapmak. O
nedenledir ki, diğer metrolar gibi yapılmasını uzun süre beklemedik biz. Kısa
sürede kavuştuk metromuza.
Efendim, gelelim sadede. Sabah işe gitmek üzere besleme hattı
otobüsüyle geldik Şirinyer İstasyonuna. Bizi bir levha karşılıyor: “dikkat ıslak
zemin düşebilirsiniz”. Tam üç kıştır her yağmurda bu levhaları görüyoruz. Daha
kaç kış göreceğiz bilmiyoruz. Mimarisi güzel ve kullanışlı olarak dizayn
edilmiş istasyonlarımız maalesef yağmura dayanıklı değil. Şimdiye kadar
kullandığım bütün İzban istasyonları istisnasız her yağmurda akıyor.
Diyelim düşmeden trene bineceğiniz alt kata indiniz, bu sefer duracak
yer sorununuz var. Zira istasyon yolcu kapasitesine göre dar. Nitekim güvenlik
görevlisi sık sık ikaz ediyor:
-Koridoru boş bırakalım, ortada yer var lütfen ilerleyelim!
Uyarıya uydunuz, bekleyecek bir yer de buldunuz ve tren de geldi. Fakat
binmek ne mümkün. Tren dolu gelmiş,
binecek yer yok. Başlıyor bir itiş-kakış. Vagona kafasını sokabilmiş
güvenlikçiden bu sefer trendekilere yapılan tanıdık ama hiç de metroya
yakışmayacak bir başka anons:
-İlerleyelim beyler, arka taraf boş!
Trende nefes alacak yer de kalmayınca hoparlörden bir başka anons
duyuluyor:
-Bir sonraki tren beş dakika sonra gelecektir. Lütfen kapıları
zorlamayalım!
Her sabah çektiği eziyetten sonra vatandaş, anlaşılan kendisi binmeden
kapıların kapanmasına izin vermiyor. Bu nedenle de tren hareket edemiyor.
Sonunda vatandaş pes ediyor ve tren geç de olsa hareket ediyor. Tabi ki
bekleyenlerin yarısını geride bırakarak. Bu arada yeni gelen vatandaşlarla tekrar
duracak yer sıkıntısı baş gösteriyor ve aynı film tekrar oynanıyor.
Trene bindik diyelim. Bu sefer bizi üç tane duyuru karşılıyor:
-Yeni gelecek trenlerle sefer sıklığını 5 dakikaya indirmeyi
hedefliyoruz!
-Hilal İstasyonumuz açıldı. Artık Konak 9 dakika!
-Halkapınar İstasyonundaki yaya yolunu genişlettik.
Tam anlamıyla itiraf bu. Meali:
-Yolcu sayısını tahmin edemedik, ona göre tren setleri alamadık. Gelecek
inşallah ve o zaman istasyonda duracak yer bulabileceksiniz!
-İzban’ı kullanarak metro ile aktarma yapacak yolcuların Konak’a
gidişlerinin otobüsle gidecekleri süreden daha fazla olduğu anlaşılınca hatta
yeni bir istasyon zaruri hale geldi ve belki dünyada ilk defa metro hattında
araya yeni istasyon koyduk. Kervan yolda düzülür yani.
-Halkapınar’da aktarma yapacak yolcu sayısını hesaplayamadığımızdan dar
yaptığımız aktarma yaya yolunu genişlettik.
Bu arada, günde binlerce vatandaşın bindiği trenlerin camlarındaki
kirden görebilirseniz, denizi seyretmeniz de mümkün tabi ki.
Kısacası, çağdaşlığın mini etek ve Atatürk Fotoğrafı ile temsil
edildiği İzmir’de, medeni ülkelerde çağdaş bir ulaşım aracı olarak bilinen metromuz
bu durumda.
Şaşırtıcı olan, “başkalarının ekmeğine yağ sürmeyelim” saiki ile,
yaşanan bütün olumsuzluklara karşı gösterilen “Bizimkilerin Sessizliği”.
Evet, seçimler yaklaşıyor. Rakiplerinin İzmir’i ötekileştirme çabaları
ve bol miktarda çalınacak “Onuncu Yıl Marşı” yönetenlere tekrar seçimleri kazandırmaya
yetecek mi bilmiyorum ama İzmir’in ileriyi göremeyen, ufku dar ve beceriksiz
kişiler tarafından yönetildiği bir gerçek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder