Partisi ezici bir meclis çoğunluğu ile iktidarda olup kendisi de 5 yıl
başbakan yardımcılığı yapan bir siyasetçinin, hala ekranlarda “yapılması
gerekir” şeklinde cümleler kurmasına çok şaşırmıştım. Senin bu şartlarda
yapamadığını başkası nasıl yapacak? Ve ben nasıl inanayım senin samimiyetine?
Ya yaparsın ya da neden yapamadığını açıklarsın değil mi?
Lafı nereye getireceğim: Türkçe işyeri isimlerine ve levhalarına.
Neredeyse bütün siyasetçiler ve belediye başkanları, hatta seçmenler, “Türkçe
Levha” istedikleri ve dilimizi korumaya çalıştıkları halde neden olamıyor bu: tabi
ki samimiyetsizlikten.
Buna rağmen yine de bir öneride bulunayım istedim. Sonuçta, bu konuda
yetkili olan ben değilim ve bu hususta yazı yazmaktan başka bir şey gelmez
elimden.
Efendim, devletimiz her şeye muktedir olmakla birlikte, her konuda
dayatmacı ve yasakçı değildir. Olmamalıdır da. Bu nedenle bazı konuları
teşvikle gerçekleştirmeye çalışır. Örneğin doğuda veya az gelişmiş yörelerde
yatırım yapılmasını emretmez ancak aldığı önlemlerle teşvik eder: vergi
indirimi vs.
Benim de önerim bu yönde olacak. Mademki herkes işyeri isimlerindeki
yabancı istilasından şikayetçi ve mademki tabelaların Türkçe olmasından yana, o
halde örneğin işyerlerinden tahsil edilen ilan ve reklam vergilerinde neden
farklılığa gidilmiyor? Örneğin neden tabelasında yabancı isim bulunanlardan on
kat vergi alınmıyor? Bunun sorunun çözümüne katkıda bulunacağına inanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder