Bu akşam haberlerde, ODTÜ arazisinde kesilen ağaçların yerine fidan
diken öğrencilere işçilerin attığı dayak görüntüleri beni çok etkiledi ama
sürpriz olmadı. O öğrencilerin şu an yaşadığı duyguları merak ediyorum. En çok
da bir işçinin, görev gereği değil hınçla kafasına odunla vurduğu
öğrencininkini.
Muhtemelen, 12 Eylülde kurtarmaya çalıştıkları halk çocuklarının
kendilerine işkence etmesine şaşıranlarla aynı şeyleri hissediyorlardır. Ya da
yıllarca “bütün halklar kardeştir” dedikten sonra şimdi “Türk’üm” dediği için
ırkçılıkla, dini bayram kutladığı için mürtecilikle suçlanan eski solcuların
hissettiklerini. Ya da 12 Eylülde “fikrimiz iktidarda biz hapishanedeyiz” diyen
ülkücülerin hayal kırıklığını. Veya arkadaşları iktidarda olduğu halde
kendileri zulüm gören Milli Görüşçülerin hayal kırıklığını. Ve de yıllarca canını ortaya koyarak görev yaptıktan sonra şimdi hapishanede volta atan subayların hayal kırıklığını.
Yıllar önce, bir arife günü, bir komşumun “evde tüplerinin bittiğini fakat
alacak paraları olmadığı için tüpü çocuklarının ertesi günü toplayacakları
bayram harçlığı ile almayı düşündüklerini “öğrendiğimde çok üzülmüş, çocukların
bir tüp alacak bayram harçlıklarını arifeden vermiştim.
Birkaç ay sonra ise seçimlerde oyunu kullanan komşularımın oylarını
gururla iktidar partisine verdiklerini söylediklerinde, içimden “alan memnun
satan memnun, sen bu işe karışma” demiştim.
Kısacası, bayrama tüpsüz giren
insanlar, onları bu hale getiren iktidar partisine oy vermekten gurur duyarken,
bir tüp parasını bayram harçlığı verebilecek insanlar, komşularını bu hale
getiren iktidar partisine oy vermiyorlardı.
Hayır, bununla dayak yiyen ODTÜ öğrencilerine, “bu işe karışmayın”, “yaptığınız
yanlış”, “bu halk, uğruna savaşılacak halk değildir” diyecek değilim.
Diyeceğim, sadece doğru bildiğinizi yapın ve uğruna savaştığınız insanlardan
bunun karşılığını veya size destek olmalarını asla beklemeyin, diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder