Efendim, her “Müslümanım” diyene sormasak da Kelime-i şahadet getirdiğine
inanıyoruz:Etrafımızda namaz kılan, oruç tutan ve hacca gideni görüyoruz da
zekat vereni pek göremiyoruz.
Tamam, alan el veren eli görmeyecek, kabul. Alan ve veren dışında
kalanlar ikisini de görmeyecek, bu da kabul. Fakat herkes zekat ibadetini
yerine getiriyorsa o halde nedir bu etrafımızdaki sefalet?
Hayır, kamu kaynağı ile yapılanları kastetmiyorum. Onlar zaten biz istemesek
de gözümüze sokuluyor. Benim gördüğüm, insanlar 9,25 TL fitre verecek yer
bulamayarak, cebinde ağırlık yapan bozuk paraları sokaktaki dilencinin önündeki
mendile atarak ve evde giymediği eski kıyafetlerini eve gelen temizlikçi kadına
vererek zekatı verdiklerini sanıyorlar.
Tamam, her şey kabul. Herkes
zekatını veriyor da ben kötü niyetliyim, diyelim. Peki, ülkenin ve İslam
ülkelerinin varlık ve gelirlerine bakıldığında, çoğu bu ülkelerde yaşayan
insanlığın fakirliği ve sefaleti nasıl açıklanabilir o zaman? Herkes zekatını
veriyorsa nasıl oluyor bu?
Ben şahsen zekat verilerek gelir dağılımının düzeleceğine inananlardan
değilim. Açlık ve sefaletin tam olarak dini kurallarla yok edilebileceğine de
inanmıyorum. Bu yönetenlerin sorunudur ve bu sorunu dini kuralların üzerine
atarak sorumluluktan kaçamazlar. Ancak öte yandan doğru dürüst zekat verilse bu
kadar açlık ve sefalet olmayacağına da inanıyorum. Bu durumda ya zekat doğru
adrese gitmiyor ya da kimse zekat vermiyor.
Yoksa İslam’ın şartı 4 de biz mi yanlış biliyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder