Yukarıdaki fotoğraf çok güzel değil mi? Hayallerimizdeki eve, kurmayı
düşündüğümüz yuvamıza ne kadar da benziyor. Oysa o bir ev maketi değil kuş
yuvası. Bu yuva bize güzel geldiği kadar kuşlara da güzel geliyor mu dersiniz.
Aşağıdaki kapı, etrafındaki çitler ve güzel renkleri umurunda mı kuşların?
Onu beğenip yuva edinen kuş görmedim ama varsa önüne oturup caka satar
mı komşularına? Bir çay içmeye çağırır mı oradan geçenleri? Ve en önemlisi de
inşaata başlar mı hemen: kapısını, rengini değiştirmeyi, üzerine bir kat daha
çıkmayı ve duvarlarını yıkıp genişletmeyi düşünür mü?
Tam bu düşünceler içindeyken gazetede bir haber okudum. ABD’de, borsa
zengini ve çocuğu olmayan bir kadın, servetinin önemli bir kısmını köpeğine
bırakmış.
Bu haber duyulunca ne oldu acaba? Bankacılar kulübesinin önünde sıraya
mı girdi? Yoksa kredi kartlarını koyacak yer mi bulamadı? Veya kendisine on
tane kulübe mi satın aldı? Ya da bir ton kemik aldı gerisini sokak köpeklerine
mi bağışladı? Karşı cins köpekler bir başka mı bakmaya başladı kendisine?
Ne yaptı bilemem ama belki de şu an bankada onca parası dururken
sokakta bulduğu bir kemiği yemekle meşguldür. Tıpkı yukarıdaki yuvayı beğenmeyip
bir ağaç dalında pinekleyen serçe gibi.
Nereden çıktı bu diyecek olursanız, insanlıktan nasibini almamış
insanlara hep hayvan deriz ya ben de düşündüm insanlaşmış hayvan nasıl bir şey olur
diye.
Onlar kendi aralarında buna ne diyorlar bilmem ama görüyorsunuz ki hayvanlar
için berbat bir şey olur insanlaşmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder