Bu arada birlikte gidilen arkadaşlar da uzun süren
sohbetlerle tanınmış neredeyse konuşulacak konu kalmamış. Bu arada başka
yerdeki görevli arkadaşlarla telefon irtibatı da devam etmekte.
Ben bir arkadaşımı asla unutmam mesela. Ne zaman dışarıda
olsam (ki o zamanlar cep telefonu da yok), nerede olsam beni bulur, her gün
sohbet ederiz, bana moral verir
Bu sefer ben değilim doğuda olan. Üç arkadaş uzun zamandır
bir güneydoğu ilinde görevdeler. Gittikleri görev çoktan bitmiş, ardı arkası
kesilmeyen ilave işlerle uğraşıyorlar. Ben de hemen hemen her gün arıyorum. Hem
iş konusunda oluşan tereddütleri gideriyoruz hem de sohbet ediyoruz moral
veriyoruz.
Arkadaşların gezecek yerleri de bitmiş, sohbet konuları da.
Günlerden bir gün konu nasıl oraya geldiyse bir arkadaş benim askerde çavuş
olamadığımı iddia etmiş. Bir başka arkadaş ise “asteğmen olabilecek biri neden
çavuş olamasın” diye itiraz etmiş. Bütün gece tartışmışlar bir sonuca
varamamışlar.
Sabah erkenden bir telefon aldım. Bir arkadaş:
-Siz askerliği ne olarak yaptınız?
-Kısa dönem er olarak. Neden sordun?
-Hulusi Bey sizin çavuş bile olamadığınızı iddia etti de onu
tartıştık geç vakte kadar.
-Geç o zaman faksın başına!
Evet, önemli veya gizli bir belge göndereceksek faksın başına
kendimiz geçerdik ki kimse görmesin. Kimse bana “çavuş bile olamadı” diyemezdi
ve ben de asla belgesiz konuşmazdım. Hemen çantamda taşıdığım çavuş diplomamı
faksladım arkadaşlara. Hem de altı imzalı diplomamı. Zira üniversite diplomamda
iki imza varken çavuş diplomamda altı imza vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder