SEÇME HAKKI


Geçen küçük bir kasaba pazarına gittim. Her şeyi seçebildik. O kadar ki yanımdaki, alacağı küçük balıkları bile tek tek seçti tezgahtan. Büyükşehirlerde ise asla seçmek mümkün değildir. Madem pazardan taze almak istiyorsun, o zaman bir miktar karışmışa razı olacaksın. İşine gelirse.

Eğer “büyük bir markete gider ellerimle seçerim” derseniz, o zaman da iki-üç katı fiyat ödersiniz ki aynı hesaba gelir. Burada seçme hakkının açıkça ihlali söz konusudur.

Bazı hallerde ise seçme hakkı kutsal sayılmaz. Zeytincide zeytin,  turşucu turşucuda turşu seçmek ile fırın veya bakkalda ekmek seçme hakkı. Tuvaletten çıkanların kaçta kaçı elini yıkıyor bilmem ama ekmeği, turşuyu veya zeytini parmaklarını kabın içine sokarak seçme hakkının kullanılması, başkalarının sağlıklı beslenme hakkının açıkça ihlali anlamına gelir.

Bunlar bilenen şeyler. Benim içinden çıkamadığım konu ise oduncudaki odun seçme hakkı. Tamam, tek tek seçmek zaman kaybına yol açabilir ama arada tek tük alacağın odunu seçme hakkın yok mu?

Efendim, öğrenciyiz ve üç arkadaş yıllık odun ihtiyacımızı karşılamak üzere bir oduncudayız. Fiyatta anlaştık ve oduncu çuvallara doldurmaya başladı odunları. Biz de tek tük seçtiğimiz odunları çuvala atıyoruz. Bir arkadaşımız bir odunu almaya yeltenince oduncu şiddetle itiraz etti:

-Bırak onu!

-Neden, hakkım yok mu alacağım odunu seçmeye?

-O odunu alırsan dizdiğim odunlar yıkılır ben de senin kafanı kırarım!

Oduncu, odun yığınının önüne en düzgün odunlardan bir duvar örmüş ve gelen odunları duvarın arkasına atıyor ki depoda tertip düzen olsun, kömürlerle karışmasın odunlar.

Arkadaşımız da bu güzel odunlardan örülmüş duvarın en altında bulunan silindir gibi bir odunu beğenmiş, onu almaya çalışıyor.

Ne dersiniz, müşterinin odun yığının önüne örülen duvarın en altındaki odunu seçme hakkı var mı? Oduncunun bin bir emekle ördüğü duvarın yıkılması pahasına?

Hiç yorum yok: