Her lüksün bir bedeli var. Kadın çalışıyorsa erkek bilecek ki akşam
yemeğini sekizden önce yiyemeyecek. Ya da gelirinin bir kısmı ile ev işleri
için belli aralıklarla kadın alınacak. Başka türlüsü mümkün değildir ve aksi
takdirde kadın çok zor durumda kalır, ezilir.
Toplumsal iş bölümü için de gereklidir bu. Sonuçta insan daha rahat
yaşamak için çalışır. Daha rahat ve daha temiz bir evde yaşamak için de gereklidir
eve yardımcı kadın almak.
Evlendikten bir süre sonra eşim de anladı ki tek başına yürütebileceği
ya da en azından istediği gibi yürütülecek bir iş değil bu. Biz de kadın almaya
karar verdik ve eş dost yardımıyla bulduk bir kadın. Kadın çok güzel çalıştı.
Tertemiz yaptı her yeri. Giderken de sordu:
-Hangi sıklıkta geleceğim?
-Biz sizi ararız.
-Benim günlerim dolu, öyle her aradığınızda gelemem. Haftada bir ya da
on beş günde, bileyim ki ben de programımı yapayım.
-Düşünelim, ararız sizi.
Nitekim düşündük ve aradık da. Fakat kadın gelmedi. Boş günleri de
dolmuş. Anlaşılan işini iyi yapan boş kalmıyor.
Bir süre sonra eşim yine zorlanınca tekrar bulduk birini. Haftanın bir
gününü de hemen tahsis ettirdik. Kadın güzel çalışıyor her şey yolunda. Fakat
kadının geldiği günlerde eşim bir süre kendine gelemiyor. Kadının acıklı
hikayesi çok üzüyordu onu. Esasen, evlere temizliğe gitmek öyle çok tercih
edilecek, severek yapılacak bir iş değil. O nedenle mecbur olmadan yapılacak
bir iş değil zaten. Dokunsan vardır her birinin bir acıklı hikayesi ya da
mecburiyeti.
Efendim, eşim dinledikçe açtı kesenin ağzını. Kesenin ağzını açtıkça da
dinledi. Artık çocuğa ne alırsak bir tane de kadının çocuğuna, eşime ne alırsak
kadına da alıyoruz neredeyse. Kocası öldüğü için bana alınan tek alınıyor sadece.
Kadın, her hafta hem içini dökmüş hem de parasını ve hediyelerini almış olarak
dönüyor evine; tren setleri, markalı çocuk giysileri ve eşimin giysilerinden
birazı.
Akşam o evine mutlu dönerken biz evde onun hikayeleriyle yediğimiz
yemek boğazımızda bir akşam geçiriyoruz.
Bir gün evimizi boyatmaya karar verdik. Hemen imdadımıza yetişti kadın.
Kardeşi bir kamu kurumunda çalışıyordu. Maaşı yetmiyordu. Mesai dışında da
evleri boyamaya gidiyordu. Bir Hafta sonu bizim evi de boyayabilir miydi? Tabi
ki neden olmasın? Yalnız hafta sonu bitmesi için bir arkadaşını da getirecekti
yanında ve yüz elli liraya uygun fiyata boyayacaktı evimizi. Biz evimizi ilk
defa boyattığımızdan fiyatları bilmiyorduk ancak araştırmadık da. Tanıdıktı
sonuçta.
Bir cumartesi sabahı geldiler ve boyamaya başladılar. Bizim kadının kardeşi,
düz yerleri boyarken yanındaki adam zor yerleri boyuyordu. Adam normal boyacı kıyafetindeydi,
kardeşin tulumu ise çok temiz ve yeniydi.
Adet olduğu üzere boyacılar iş başında, evin erkeği olarak ben de ayak
işlerine bakıyorum. Yemek tedariki (pide, pizza), çay-kahve ikramı. Derken
ikinci gün kadının kardeşinin bir işi çıktı. Bir süreliğine bir yere gitti.
Öbür adam:
-Hem işten anlamıyor hem de ustalık taslıyor!
-Neden boyacı değil mi o?
-Ne boyacısı abi, adam devlet dairesinde çalışıyor. Ablası temizliğe
gittiği evlerden boya işi alıyor ben yapıyorum. Yirmi lira yevmiyeye yapılacak
iş değil ya ne yapalım iş yok.
Evet, olay gayet açık ve net. Kabullenilmesi
zor, anlatılması acıklı olsa da gerçek bu. Kadının kardeşi boyacı falan değil.
Bizden aldığı yüz elli liranın kırk lirasıyla yevmiye ile usta tutmuş. Usta
boyuyor adam kazanıyor. Ablasının acıklı hikayeleri sayesinde. Biraz
araştırınca öğrendik ki elli liraya evi boyatmak mümkünmüş.
Ben zaten kadının acıklı hikayeleri ile eşimi ağlatmasına kızıyordum.
Bu olay bardağı taşırdı. Enayi yerine konulmak, aldatılmak ve sömürülmek çok
zoruma gitti. Hemen kadınla ilişiğimiz kestik ama bir şey söylemedik. Zaten
söylemeye kalksam ağzımdan iyi bir şey çıkmayacaktı. O nedenle susmayı tercih
ettim.
Aradan kaç yıl geçti bilmiyorum. Bir akşam evde yalnız olduğum bir
sırada zil çaldı. Baktım o kadın. Başka eve taşındığımız halde aramış bulmuş
bizi.
-Ne olur tekrar geleyim temizliğe, çok zor durumdayım!
Başka bir kadın bulduğumuzu söyleyerek göndermeye çalıştım. O hala
telefon numarasını eşime vermem konusunda ısrarcıydı. İleteceğimi söyleyerek
kapattım kapıyı. Anlaşılan duygusu sömürülecek insan kalmamıştı ve ikinci tura
çıkılmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder