Depremlerde en önemli sorun, vatandaşa hizmet edecek kamu
görevlilerinin de insan olmasıdır. Depremzedeye yardım edecek iş makinesi ya da
arama-kurtarma köpeği hemen hizmete hazırken kamu görevlisinin önce kendi
yaşamını kurtarması, şoku atlatması ve bilahare yardıma koşması gerekir. O
nedenle, bir süre sonra düzelse de ilk anda aksayan hizmetlerden hep şikayet vardır.
Evet, bazı görevler vardır ki mesaiye bağlı değildir.
Aranan kişi ile aynı arabada kaza yapan polis müdürüne o nedenle sorulmaz "mesaide miydin", diye. Zaten mevzuat gereği de müdahale ya da ihbar zorunludur
suça muttali olan kamu görevlileri için.
Bazı hallerde ise görevli ortama göre hareket eder, durumu
kurtarmaya çalışır. Ev gezmesinde duyduğu bir lafta harekete geçilemez bazen.
Efendim, klasik bir düğün. Gelin, damat, davetliler, orkestra her şey
yerli yerinde. Düğünlerde davetliler düğün sahibine olan takı borçlarını
öderken bir yandan da kendileri oynarken para atanlara da iade yapmak
zorundalar.
Birazdan coşku tavana vuruyor ve paralar saçılmaya başlıyor. Orta halli
bir düğün olduğu için normal bir saçılım söz konusu; en küçük kağıt para birimi havaya
saçılan. Parası biten orkestranın önündeki görevliden bozduruyor tekrar
savurmaya başlıyor. Davetliden ortaya saçılan, sonra orkestranın yakını bir
çocuk tarafından yerden toplanarak orkestraya teslim edilen paralar, tekrar
davetli-orkestra-toplayan çocuk-orkestra-davetli güzergahında hızlı bir tur atıyor.
Derken, düğünün rutinini bozan olay cereyan ediyor. Gelinin genç ve
mevzuatçı ağabeyi mikrofonu eline alıyor ve uyarısını yapıyor:
-Para savurmak, paraları yere atmak ve dolayısıyla paranın çiğnenmesine
neden olmak Türk Parasını Koruma Kanununa aykırıdır. Hele hele paranın üzerinde
Atatürk resmi de varsa!
Ailenin okumuş delikanlısının uyarısı hemen tesirini gösteriyor. Belki
dikkate alınmayabilirdi ancak işin içine Atatürk de girince mecburen duruyor
para saçılması.
Elindeki para demetinin kalan kısmını mecburen cebine koymak durumunda
kalan dayı söyleniyor:
-Senin yaptığın da şimdi…
Para dolaşımının aniden durması orkestranın da keyfini kaçırıyor.
Malum, ne kadar para saçılırsa orkestra o kadar coşar, onlar coştukça da
coştururlar ve düğün çok güzel olur. Düğünün tadı kaçmaya başlayınca damadın
amcası duruma müdahil oluyor. Orkestraya:
-Ne kadar para atılırsa verelim aman düğünün tadı kaçmasın!
-Para havaya saçılmazsa düğünün tadı mı olur hiç.
Yani bazı işler parayla çözülemez. Benim de oğlumun sünnet düğününde
dansöz getirmeyi öneren mekan sahibine yaptığım, “çıkıp oynayacaksa gelsin, masalarda davetlilerden para toplayacaksa gelmesin” önerim kabul görmemişti.
Sonunda düğün para saçılmadığı için tatsız-tuzsuz bir şekilde sona eriyor. Kayınbiraderin
görev aşkı düğüne damgasını vuruyor. Görev, geleneğe galip geliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder