Oğlum, üniversite tanıtım turu ile İstanbul’a gitti. İstinye Park
tuvaletinde tesadüfen Fenerbahçeli Alex’le karşılaşmışlar. Hemen fotoğraf
makinasına davranmışlar ve Alex’in yanında yerlerini almışlar. Fakat kimse bu
fırsatı kaçırmak istemediğinden kendilerinden başka fotoğraf çekecek kimseyi de
bulamadıklarından soruna pratik bir çözüm bulmuşlar. Toplu halde tuvaletin
aynasına doğru dönmüşler ve içlerinden biri cep telefonundan çekmiş resmi. Tabi ki
aynadaki yansımayı çekebildiği için de iyi çıkmamış fotoğraf.
Geçen yıl da “Tezok ‘lu Kendi Evinde Buluşuyor” toplantısı için
gittiğimiz otelde Fenerbahçe kamp yapıyormuş. Otelin önünde kalabalık taraftar
gurubu beklemesine karşın otelin lobisi sakindi. Lobide bulunan az sayıdaki
müşteri ve polisler, Alex ve diğer futbolcularla fotoğraf çektirirken ben yerimden
kımıldamadan oturduğum yerden birkaç kare fotoğraf çektim. Onlar da iyi çıkmadı
doğal olarak.
Sonuçta oğlumun da benim de Alex’le güzel bir fotoğrafımın yok,
olanağımız olmasına rağmen. Evet, oğlum Fenerli olmadığından ben de
bıraktığımdan Alex’le iyi bir fotoğrafımızın olmaması o kadar da önemli değil.
Fakat benim bu olaydan çıkardığım şey daha önemli.
Ders bir: “Alex’le iyi bir fotoğraf”ı yaşamımızda iyi şeyler olarak
düşünürsek demek ki iyi şeyler istiyorsak zahmetine katlanacağız. Yerimizden
kalkacağız Alex’in yanına duracağız ve biri de resmimizi çekecek.
Ders iki: Oğlum ve arkadaşlarından birisi kareye girmemeyi kabul edip
diğerlerinin fotoğrafını çekseydi şu an kendisi hariç herkesin elinde "Alex’le
çekilmiş iyi bir fotoğraf"ı olacaktı. Biri fedakarlık yapmadığı için hepsinin
aynadan yansımış hallerini gösteren birer tane kötü "Alex’le çekilmiş
fotoğraf"ları var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder