Her şeyi zor elde eden nesilden
gelmiş biri olarak israfı sevmem. Üstüne üstlük, tabakta yemek, elinin ucunda
ekmek bırakmanın yasak olduğu bir aileden gelince hiçbir şeyi israf etmemeye
çalışırım. Bu maddi varlıklarım olduğu kadar deneyim ve birikimlerim gibi
manevi varlıklarım için de geçerlidir.
Çünkü yaşamımızda var olan her şey
bir işe yaramak için vardır ve sırasını beklemektedir. Buna rağmen bazen
farkına varmadan israf ettiklerim de oluyor ve bedeli de ağır oluyor maalesef.
-Ayrılırken birbirimize bakacak
yüzümüz olsun ağabey!
Evet, israf edilen bu cümle.
Söyleyen yeni gelen yardımcı personelimiz. Bana söylenmiş bir söz değil ayrıca.
Yeni gelen personelimiz diğerine söylemiş; “burada çalışacağız, birbirimizi
kırmayalım, birbirimize, bir daha yüz yüze bakamayacak derecede söz
söylemeyelim ve bir şey de yapmayalım” anlamında.
Şimdi, laf bana söylenmemiş, iki
çalışan birbirine söylemiş, söz güzel olsa da yaşı ve eğitimi bizden az biri
söylemiş ayrıca bize de söylenmemiş, o nedenle dikkate almaya gerek yok. Bir
mermere kazımaya ya da bir pankarta yazıp bir caddeye asmaya da gerek yok.
Aradan yıllar geçmiş. İşyeri
kapanmış. Herkes bir yere dağılmış. Ama nasıl? Yaşı ve eğitimi bizden az yardımcı
personelimiz yaşadıkları bütün problemlere anlaşmazlıklarına rağmen birbirinin
yüzüne bakarak, vedalaşarak ayrılmışlar.
Yaşı, eğitimi, deneyimi kısacası her
şeyi fazla olan bizler ise öyle bir dağıldık ki her birimiz bir tarafa
savrulduk. Öyle şeyler yaşadık ki birbirimizin yüzüne bakacak halimiz kalmadı.
Vedalaşamadık bile. Bir nostalji buluşması yapacak olsak iki kişiyi bir araya
getirmemiz bile olanaksız. Nedenlerini soracak olursanız inanın hiçbiri akılda
bile kalmadı. Gönülde yarattığı burukluk var sadece geride kalan.
Düşünüyorum da keşke küçük lafı
dinleseydik, israf etmeseydik o güzelim cümleyi:
-Ayrılırken birbirimize bakacak
yüzümüz olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder