Biz hangi kuşağız tam olarak bilemiyorum ancak hem şanslı hem de
şanssız bir kuşağız.
Şanslıyız, zira üniversiteye 1981 Yılında başladığımızdan derslere
girebiliyorduk.
Şanssızdık, YÖK yeni kurulmuştu.
Şanslıydık, Cumhuriyet gibi bir gazete ve Gırgır gibi bir mizah dergisi
vardı.
Şanssızdık, öğrenci olduğumuzdan Cumhuriyet ve Gırgır alacak paramız yoktu. Gittiğimiz
öğrenci kahveleri de sadece Tan ve Sabah Gazeteleri alırdı.
Yine de bir şekilde Cumhuriyeti ve Gırgır’ı okuyabiliyorduk.
Gırgır ise başlı başına bir efsaneydi. Yanı sıra ayı kalitede Fırt ve
Çarşaf dergileri de vardı.
Biz fakülteyi bitirip işe başladıktan sonra, hayalini kurduğumuz gibi
Cumhuriyet ve Gırgır’ı alabilecek gelire sahip olduk ancak maalesef eski Cumhuriyet
ve Gırgır’ı yerinde bulamadık.
Önce Cumhuriyetten birçok yazar ayrıldı sonra da
Gırgır’dan ayrılanlar için Hıbır Dergisini kurdu Asil Nadir.
Ve Hıbır’a geçen çizerlerden birinin demecini hala hatırlarım:
-Mizahı Aral Biraderlerin Tekelinden kurtaracağız!
Yani, Hıbır’a geçenler, Asil Nadir tarafından transfer edilmemiş,
mizahı, Gırgırı yöneten Oğuz Aral ve Fırt’ı yöneten Tekin Aral biraderlerden
kurtarmak gibi ulvi bir amaca yönelmişlerdi(!).
Bundan sonra Gırgır ve Fırt’taki kan kayıpları nedeniyle hiç aksatmadan
okuduğum bu dergilerden soğudum ve almamaya/okumamaya başladım. Fakat büyüyen
oğlumun mizah dergisi okumasını/almasını teşvik ettim.
Bugünlerde önce Gırgır’ın sonra da Penguen’in yayın hayatına son
verdiğini, esasen bütün bu dergilerdeki çizer sayısının ise bir zamanlar Gırgır’ın
çizer sayısından bile az olduğunu okuyunca Hıbır’dan ayrılanların sözü aklıma
geldi.
Demek mizahı Aral Biraderlerin tekelinden kurtarmak için yola çıkanlar,
ülkeyi mizah dergilerinden kurtarmışlar meğer.
Laz fıkrasındaki gibi, ha, bu size ders olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder