Hanımın Çiftliği dizisinde, Güllü’nün marabalarının
atletlerinin beyazlığı hala aklımdadır. Dizi değil deterjan reklamıydı sanki.
Çukurova’nın sıcağında çalışırken o atletleri nasıl bembeyaz tutuyorlardı
bilemiyorum.
Esasen Aydın Ovasında pamuk tarlalarında çalışırken, biz
atletle çalışmaz aksine uzun kollu gömleklerle çalışırdık ki kollarımız kömür
olmasın. Hatta kadınlar da sadece gözleri açık kalacak başörtüler takardı ki
zenciye benzemesinler.
Atlet sadece kamyon şoförlerinin iş kıyafetiydi bizim için. Demek
Çukurova’nın sıcağı marabalara terlemeden atletleri kirletmeden çalışma olanağı
veriyordu.
Bugünlerde de dizilerde ağlayanlar dikkatimi çekiyor.
Normal şartlarda, insanlar yaşadıkları üzüntünün şiddetine
göre farklı tepkiler verir; kirpikleri ıslanır, gözleri nemlenir, gözyaşı döker
veya gözyaşları sel olur.
Bugünlerde ise seyrettiğimiz dizilerde karakterler ne
yaşarsa yaşasın gözyaşları sel olup akıyor. Ne gözleri nemlenen var ne de
kirpikleri ıslanan.
Eskiden iyi oyuncu oynadığı role göre yukarıda
saydıklarımızı yapabilirdi. Şimdi ise sanırım teknoloji yardımıyla hepsi sel
gibi gözyaşı döküyor ve bu da bize çok yapmacık geliyor.
Yönetmen ve oyunculara duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder