Benim bildiğim muhalefet demek alternatif demektir, farklı olmak
demektir. Alternatif olduğunuza ve farklı olduğunuza halkı ikna etmeniz
gerekir. Bunun için de söylem yetmez, sözlerinizin eylemle desteklenmesi
gerekir.
Efendim, çok yorucu ve yıpratıcı bir seçimi geride bıraktık. Halkımız
bir şekilde kararını verdi. O günden beri de seçim sonuçları üzerine
konuşulanları dinliyoruz. Ne halkın koyunluğu kaldı ne de Stockholm Sendromu.
Ben de herkes gibi çıkan sonuçları hayretle izlerken okuduğum bir haber
beni çok şaşırttı; CHP’nin İş Bankasındaki hisselerini temsilen atanan üç
yönetim kurulu üyesinden ikisi eski milletvekili-bakan oğlu çıkmış.
Biliyorsunuz seçimler yerel seçim olmaktan çıktı ve bütün kampanya
ayakkabı kutuları ve babalar-oğullar üzerinden yürüdü. “Sizin bakanlar ve
oğulları” diye sürekli eleştirenler meğer o sırada 28 Mart günü iki eski milletvekili-bakan
oğlunu İş Bankası gibi büyük bir kuruluşun en üst karar organı olan yönetim
kuruluna önermişler.
Koskoca parti, Ülkenin en büyük bankalarından birinin yönetim kurulu
üyeliği gibi deneyim ve bilgi birikimi gerektiren bir görevine eski iki
milletvekili oğlundan başka atayacak birilerini bulamamış. Muhtemelen iktidar
olduklarında da ekonomiyi bu iki isme teslim edecekler. Bazı belediye başkanlıklarını
eski başkan oğullarına devrettikleri gibi.
Ben her zaman seçimlerde halkımızın sağduyulu davrandığına, yaptığı
işte bir bildiği olduğuna inanırım. Bu olaydan sonra da öyle oldu. Meğer
halkımızın bir bildiği varmış.
Biliyorsunuz “eldeki elma daldakinden iyidir” diye bir atasözümüz var. Seçimlerde
halkımız herhalde “madem oyumuzu baba-oğula vereceğiz. Bari şimdiki baba-oğula
verelim” diye düşünmüş olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder