MOLVENO:56


On yedi yıl öğrencilik yaptım. Eğitim konusunda ahkam kesecek değilim. Sadece bunca yıl öğrencilik yapmış biri olarak, neden aklımda sülfürik asitin formülü ile lise birdeki sınıfımızın elektrik prizinin markasının kaldığını anlatmak istiyorum.


Askerde, bir anlatıp üç yaptırma ve eğiticilerin bir eğitici daha sonra pratik yapmalarının faydası var mı? Ya da sekiz yıl okulda öğretilen yabancı dille Fransız kültürde sadece bir kur atlayabilmemin orta birde başlayan fiil çekimleri ile ilgisi var mı, tabi ki bilmek isterim.

Fakat benim derdim başka. Sene yetmiş beş, İnebolu ortaokulu bir ce sınıfı, fen bilgisi öğretmeni Mustafa Tıraş hocamız sülfürik asidin formülünü söylüyor:

-Hasan iki salak Osman dört. Yani H2SO4. 

Böyle esprili söylenmese aklımızda kalır mıydı? O halde bütün dersleri esprili mi vermek lazım?

Fakültede ise Fikret vardı ki; bence ülkemizde repin babasıdır. Otuz yıl önce ders çalışırken okuduklarını rep tarzı söylerdi. O nedenle aklımızda kalırdı:

-Likidite tuzağı, gitti bizim buzağı!

-Mecmu arz mecmu talep, yakın mı size Halep? (Antepli Mehmet’e)

-Hülya, Yıldız, Afife, iktisadı alma hafife!

Adnan’ın ise daha radikal görüşleri vardı; Türkiye ekonomisi dersinde enflasyon rakamlarını ardı ardına sıralarken arkada fonda üç mini etekli kız sürekli tekrarlayacaklardı:

-Memleket batıyor, hu hu hu!

İnebolu Lisesi dört ce sınıfındaki elektrik prizinin markasının hikayesi ise bir başka. Bizim zamanımızda Cumhuriyet Gazetesinin bulmacasını çözmek değil de bulmacaya yazılabilen harf sayısıyla ölçülürdü başarı. Zira, bulmacayı hazırlayan Şiar YALÇIN’ın Kuala Lumpur Belediyesinden istediği sokak isimleri kitabının henüz gelmediğini bir röportajında okumuştuk. Bulmacayı çözememek gayet normaldi o nedenle. 

Ne alaka diyeceksiniz; sınıfta bilgi yarışması düzenlendi. İki gurup yarışacaktı ve sınıf başkanı olarak soruları da ben hazırlayacaktım. Benim Kuala Lumpur Belediyesine yazı yazma durumum olmadığından nasıl zor sorular sorabilirim, diye düşünmeye başladım.

O sıralar bilgi yarışmalarında dikkat soruları sormak modaydı:

- Üst kat hadememizin adı nedir?

-İkinci kata çıkan merdiven kaç basamaktır?

Ben de sınıfımızdaki elektrik prizinin markasını sormaya karar verdim. Yarışmanın ortalarında da sorumu sordum:

-Sınıfımızdaki elektrik prizinin markası nedir?

Bir uğultu koptu sınıfta, ne biçim soru bu sesleri. Lise üçteki ağabeylerimiz ve ablalarımızla bir kısım öğretmenimiz de seyretmeye gelmişti yarışmamızı. İyice keyiflendim. Sadistçe beklemeye başladım cevapları. İlk gurup cevap veremedi. İkinci gurup ise cevap kartonunu kaldırdı. Bugün bile hatırlamama neden olan o yanıt kartonda yazılıydı:

-Molveno:56

2 yorum:

Unknown dedi ki...

arada bir google aramalarda Molveno 56 yazar aratırım. bu sefer bu yazı denk geldi. çok güzel.

Adsız dedi ki...

eskiden binalarda merdiven otomatiği denilen bir aydınlatma mekanizması vardı. şimdi yerini sensörlü lambalar aldığı için yeni nesil pek bilmez. şimdiki sensörlü lambalar binaya monte edildikten sonra, binada gezerken sadece altından geçmekte olduğunuz lamba yanıp biraz sonra sönüyor. eskiden apartman girişindeki merdiven otomatiği düğmesine basılırdı. bütün katlardaki koridor ışıkları yanardı. ayarlanan süre sonunda da çat diye hepsi sönerdi. bu arada yolda yanından geçilen başka bir düğmeye ışıklar sönmeden basarak yanma süresini uzatmak mümkün değildi. halbuki sensörlü armatürlerin altında ve yakınında hareket devam ettikçe sönme süresi baştan başlıyor. bizim apartmanda dairemiz giriş katın bir üst katındaydı. apartmana girdiğimde otomatikler yanmıyorsa düğmeye basardım, sönmeden rahat bir şekilde bizim kata çıkardım. ama girdiğimde yanıyorsa ne zaman söneceği belli olmadığından sönene kadar beklemek ya da risk alıp merdivenlere gitmek arasında tercih yapardım. şansım varsa apartman girişi ile merdiven başı arasında iken söner, merdiven başındaki daire kapısı yanındaki düğmeye basarak ışıkları açardım. merdivendeyken söndüğünde ise ayaklarla basamakları yoklaya yoklaya çıkmak zorunda kalırdım. bir süre sonra merdiven çıkarken basamakları saymaya başladım. 17 basamak. merdivenleri 2'şer 2'şer çıkardım. ışık söndüğünde kaçıncı basamakta olursam olayım istifimi bozmadan 17 basamağı ikişer ikişer tamamlar daire kapımıza ulaşırdım.

yazıdaki ikinci kata çıkan merdivenler kaç basamak sorusunu görünce bu basamak sayma alışkanlığım ve sebebi olan merdiven otomatiği mekanizması aklıma geldi.