Çocukluğumuzda, Germencik’teki yazlık sinemada, izlediğimiz Türk
Filmlerinde, her zaman sevenleri ayırmaya çalışan, onlara kötülük yapan, bir
yandan da kemik sıyırırken korkunç kahkahalar
atan adamlar olurdu. Bu kimi zaman Erol Taş kimi zaman da Bilal İnci’ydi.
Tabi Germencik’liler bu kötü adamlara tepkisiz kalmaz ve ellerindeki
gazoz şişelerini, “sevenler ayrılır mı lan o..çocuğu” diye bağırarak Erol Taş’ın
suratına fırlatırlardı.
Sinemacı Nihat da aniden ortaya çıkar, “ne atıyonuz lan şişileri, içtin
gazz on nere kırdın şişi yirmi lere” diye tepki gösterirdi.
Bu nedenle bizim yazlık sinemanın perdesinin önü cam kırıkları ile
doluydu ve ön sıralarda oturmak ve film oynarken ayağa kalkmak çok riskliydi.
Bugünlerde, Perşembe günleri Germencik’teki televizyon tamircilerine
camları kırılmış televizyonlar geliyor mu bilmiyorum. Gelmiyorsa da gazoz
şişelerinin pet şişe olmasındandır. Fakat hemşerilerimin Çarşamba akşamları
sevdiğine kavuşamayan şehzadeler için Sultan Süleyman’a tepki gösterdiklerine
eminim.
Nedir bu şehzadelerin babalarından çektiği? Nedir bu sevdiklerine kavuşmak için ödedikleri
bedel? Dün akşam da bunlara kocasında boşanmak isteyen Mihrimah Sultan eklendi
ve maalesef o da beklediği desteği bulamadı babasından.
Sayın Yapımcı ve senaristler, yapmayın etmeyin. Sultan Süleyman’a
kıymayın. Ekranda illa bir kötü adam lazımsa, sevenleri ayıracak biri lazımsa
başka birini bulun. Kanuni Sultan Süleyman, gurur duyduğumuz iyi biri olarak
kalsın hafızamızda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder