Bu günlerde sosyal medyada dolaşan bir video var. Bir muhabir, elinde
mikrofon, vatandaşlara “Kayseri’de yeni açılan hayvanat bahçesine dinazor getirilsin
mi?” diye soruyor, yanıtlayan vatandaşlar da getirilmesini savunuyorlar.
Paylaşımın altında da halkımızın dinazorların neslinin tükendiğinde
bihaber olmasına ilişkin bir sürü yorum ve cehalet nidaları var. Yorumlardan olayın “Mısır’daki
piramitlerin taşınması” versiyonunun da olduğunu da öğreniyoruz.
Eline mikrofon alarak vatandaşlara abuk sorular sorup aldığı komik
cevaplarla izleyenleri eğlendirmenin ve “ne cahiller var” düşüncesi yaratmanın
tam olarak amacını bilmiyorum ama anlaşılan alan memnun satan memnun. O nedenle
bu işe karışmamak lazım.
Ben olaya başka açıdan bakıyorum: vatandaş, dinazorların neslinin
tükendiğini bilse ne olur?
Bir defasında, kanser hastası meslektaşımıza yaptığımız hastane
ziyareti sırasında, odada bulunan değişik mesleklerden 6 üniversite mezunundan
hiç birimiz arkadaşın yatağını kaldırmayı becerememiş, ilkokul mezunu çalışan
personelin birkaç saniye içinde yatağı kaldırmasını hayretle izlemiştik.
Arkadaş da espriyi patlatmıştı:
-Altı üniversite diploması bir yatağı kaldırmaya yetmedi!
Yine ekonometri dersinde anlatılan “homoskedastisiti” ve “heteroskedastisiti”yi
öğrenmem, bana bizim eşeğe odun yükletmeye
yetmemiş, rahmetli babam da isyan etmişti:
-Öğretemedik bir türlü!
Ya da bir gün, “Yunanistan’daki halkın etnik kökenini” rakamları ile ezbere
sayabilen bir arkadaşımın annesinin telefonunu rehbere bakarak bulmasını
hayretle izlemiştim.
Yıllar önce Fransız Kültür Merkezindeki hocamız, en büyük iltifatı
cümlenin okunuşunu bana yazdıran yanımdaki arkadaşa yapıyordu. Biz ne yaparsak
yapalım aynı iltifatı alamıyorduk. Bir gün yanımdaki arkadaşa ne iş yaptığını
sordum, bir tur şirketinde şoförmüş. Şirket müşterilerle ilgilenmesi için kursa
göndermiş.
O an beynimde şimşek çaktı ve neden o arkadaşın iltifat aldığını
anladım. Fransız olan hocamız, öğrencilere aynı dersi anlatsa da aldığı
cevapları ve başarıyı kişiye göre değerlendiriyordu. Yani şoför arkadaş
müşterilerle konuşabilecek kadar öğrenmişse başarılıydı fakat kursa dil
alanından üniversiteye girmek için gelen biri, o seviyeye ulaşmamışsa
başarısızdı hocamızın gözünde.
Anladım ki bizim eğitim sistemimiz, herkese aynı dersi verse de verilen
yanıtları ve başarıyı kişinin amacına göre değerlendirmiyordu. O nedenle dinazorların
neslinin tükendiğini bilen ama evindeki musluğu değiştirmeyi bilmeyen bir
okumuş neslimiz var bizim.
Kısacası, dinazorların neslinin
tükendiğini bilmeyenlere gülmektense, bu bilginin bizim ne işimize yaradığını
sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum naçizane.