Her şey “sen nasılsın” sorusuyla başlar. Belki de öylesine sorulmuş olan
bu soru, karşınızdakinin “kapınıza bir kamyon çöpü boşaltması” ile sona erer.
Sonra da “oh be rahatladım, iyi ki varsın” der ve gider. Şansınız varsa “sen
nasılsın bu arada” der ancak cevabınızı dinleyecek hali de vakti de yoktur.
Zira varsa bile bir derdiniz, siz halledersiniz nasılsa.
Evet, bu dünyada insanlar ikiye ayrılır: sorunu olanlar ve sorunlarını
kendi çözdüğü için sorunu olmadığı zannedilenler.
Birinci gurupta olanlar için, dertli olan sadece kendileridir. En büyük
dert onların derdidir ve herkes kendisine yardım etmek zorundadır. Bir ailede,
eşiyle çocuklarıyla olan problemlerini çözmede veya bir türlü bitmek bilmez
ekonomik problemlerini halletmede bütün ailenin seferber olduğu kardeşler bu statüdedir.
İkinci guruptakiler için ise hayatın karşısına çıkardığı problemler bir
şekilde çözülmek zorundadır. Çözüme katkıda bulunamayacak eş, dost ve
arkadaşlar bu sorunlardan haberdar edilerek onlar üzülmemelidir. Fakat bu da
onlar için her şeyin yolunda olduğu, problemleri olmadığı algısı yaratır.
Sonuçta herkesin kendine göre derdi, çözülmesi gereken problemleri
vardır. Farklılık, olayların algılanışında, sorunun çözümünde ortaya çıkar.
Bunu anlamanın yolu da biraz empatiden geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder