Koku kitabının girişinde anlatılan Fransa’daki 18.yüzyıl şehir
manzarası hala aklımdadır. Aradan yıllar geçti. Medeniyet arttıkça şehirlerin
temizliği de arttı. Bırakın Fransa’yı, bizim şehirlerimiz bile çocukluğumuzdaki
kadar pis değil.
Herhalde yaşanan deneyimlerden bizler de dersler çıkardık ve o nedenle şehirlerimiz
daha yaşanır hale geldi. Taşrada bile kanalizasyonlar tamamlandı, sokaklar
çamurdan kurtuldu. Buna paralel olarak da şehir içlerinde çocukluğumuzdaki gibi
binek hayvanı, besi hayvanı hatta kümes hayvanı kalmadı. O nedenle sokaklarda bu
hayvanlardan kaynaklanan pislik kalmadı.
Gelişme arttıkça, çevre bilinci ve olanaklar arttıkça binek hayvanları,
besi ve kümes hayvanları şehirlerimizden çekilirken yavaş yavaş bunların yerini
kedi, köpek, kuş ve balık gibi hayvanlar aldı.
Fakat ne hikmetse şehirlerimizin temizliği de buna paralel azalmaya
başladı. Gelişmiş, modern ve gelir düzeyi yüksek semtler, temizlik bakımından
varoşlardan daha geri duruma geldi. Zira varoşlarda insanlar ancak kendini
doyurabildiğinden evcil hayvan besleme yaygın değil. Gelir düzeyi yüksek
semtlerde ise neredeyse hayvansız ev yok ve sokakları da bu nedenle pislik
içinde.
Efendim, öğrendiğime göre batı ülkelerinde evcil hayvan besleyenler çevreyi
rahatsız etmeyecek ve kirletmeyecek önlemleri almakla yükümlüymüş. Örneğin
köpek besleyenler köpeğin tasmasını asla ellerinden bırakamazlarmış ve
ellerinde de köpeğin dışkılarını toplamak için poşet bulundurmak zorundalarmış.
Bu nedenle de insanlar ve hayvanlar çevreyi kirletmeden, kimseyi de rahatsız
etmeden bir arada yaşıyorlarmış.
Biz batının sadece taklitçisi olduğumuzdan, bizde sadece hayvan
beslemek var. Onu bir canlı değil de bir eşya, bir sosyal statü aracı olarak
görme alışkanlığı var. Hayvanın kendisinden faydalanıyoruz ancak zahmetine
katlanmıyoruz. Bu nedenledir ki sokaklarda köpeğin tasmasından tutan veya
elinde köpeğinin dışkısı için poşet bulunduranların sayısı son derece az.
Geçenlerde İzmir’in otuz beş buçuğu denilen Karşıyaka Çarşısında liseli
kızların elindeki koca köpeğin caddenin ortasına siğdiğini gördüm. Dün akşam da
baktım, sahibinin tasmasını tuttuğu bir köpek bizim sokağın ortasında çömelmiş
hacet gideriyor. Hayvanların ihtiyaçları giderildikten sonra da herkes aynen
yoluna devam ediyor.
Bu konuda bunca yazı yazdım, söyledim ama dinletemedim. Aklıma her
taciz ve tecavüz olaylarından sonra söylenen bir söz geldi. Bu sefer onu söyleyeyim
de belki dinleyen olur:
-Ey çarşının ortasına köpeğini siğdiren, sokağın ortasına umarsızca
köpeğinin hacet gidermesine göz yuman insanoğlu, komşun sokağa siğse veya kız kardeşin
sokağa hacetini giderse razı mısın? Onlara razı değilsen köpeğin yapmasına
neden razı oluyorsun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder