12 Eylül döneminde, vatandaş işkence iddiasında bulunur,
devlet inkar ve gizleme yoluna giderdi. Bunun için iz bırakmayan işkence
yöntemleri olduğu veya işkence görenlere sağlam raporu veren doktorlar olduğu
iddia edilirdi.
Aradan yıllar geçti, Avrupa Birliği yasaları geldi, CMUK
geldi işkence iddiaları azaldı denirken 15 Temmuz patladı. Bundan sonra da
kafası gözü yarılmış, her yanı sargılı paşa fotoğrafları her yerde görülür
oldu.
Öyle ki her gün medyada görülen fotoğraflardan
gözaltındakilere ne kadar dayak atıldığı veya işkence edildiğini izleyebilir
hale geldik.
Yetmedi, bir tweet yüzünden Kıbrıs’tan iade edilen biri,
havaalanındaki görevlilerce kameralar önünde linç edildi.
En son da Reina Katliamcısına gözaltında yapılan muameleyi
de yine medyada yer alan boy boy fotoğraflardan
izledik.
Dün de önemsiz bir haber düştü medyaya: Yunanistan, darbeci
askerleri iade etmeyecekmiş!
Sanki isteyen var!
Evet, görünürde darbeci askerlerin iadesini isteyen ancak
yakaladığı veya iade edilenlere yapılan muamelenin açıkça ortaya serildiği bir
ülkeye kim suçlu iade eder ki?
Bırakın suçluyu, bu şartlarda Talabani’nin dediği gibi, bu ülkeye bir kedi bile verilmez.
Ben yukarıdaki bilgiler ışığında, bu ülkenin Fetö’yü ve
diğer ülkelerdeki darbecileri gerçekten istediği kanaatinde değilim. Öyle
olsaydı gözaltındakilere böyle muamele edilmez, yapılan muamele böylesine aleni
bir şekilde teşhir edilmezdi.
Yine aynı şekilde, Reina Katliamı gibi olayların da gerçekten
çözülmek istendiğini düşünmüyorum.
Bir iş var bu işlerin içinde!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder