Avrupa’da İslamofobinin arttığına dair endişeler var Müslümanlar
arasında. Kendilerine göre haklı nedenleri vardır ancak kimse Türkiye’deki
İslamofobi artışının farkında değil.
Hayır, elimde bunu ispatlayacak deliller ve araştırmalar yok. Ancak
şöyle bir etrafıma baktığımda bunu açıkça görüyorum.
Şöyle düşünelim, Avrupa’daki İslamofobiyi besleyen, göç dalgası ve ve
Müslüman sayısının artışı ile Avrupalı nüfusun azalması, her gün Müslüman
coğrafyadan gelen olumsuz haber ve görüntüler, 11 Eylül ve Paris Saldırısı.
Bunların hiçbiri sıradan bir Avrupalının gündelik yaşamını etkileyen ve
korkularını tetikleyen şeyler değil. Strazburg ve Brüksel Osmanlı kuşatması
altında değil sonuçta.
Oysa bizde öyle mi? Ulemanın ekranlara ve medyaya yansıyan yorumlarına
kısaca bir göz atalım:
-Her gün gündelik yaşamı kısıtlayan kurallar.
-Ananın diz kapağı tahrik eder.
-Kuyruklu yıldıza araç göndermek lüzumsuz iştir.
-Kız çocukları ile nikah kıyılır.
-Kocama kuma bulurum.
-Kurbanda hayvanın şu damarları kesilir.
Listeyi uzatmak mümkün. Din
adına söylenen ve yapılan bir tane düzgün iş yok ekranlarda.
Üzerine gündelik yaşamı sınırlayan kuralları ve zorunlu din eğitimini
koyun. Medyanın yeni nesil üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, iddia
ediyorum, bu yaşananlardan sonra çocukların nüfus kağıtlarındaki din haneleri
doğarken doldurulmasa veya belli yaşta din seçme özgürlükleri olsa kimse bu
haliyle İslam dinini seçmez.
Kısacası, herkes Avrupa’daki İslamofobi ile uğraşırken esas Türkiye’de
İslamofobi yayılıyor haberiniz olsun!