Artık yüzüm toprağa bakıyor ondan mı yoksa bilgi birikimi tahkim
ederken yolum oraya çıktığından mı bilinmez, aklım sürekli eskiye gidiyor.
Karşılaştığım her yeni durum karşısında aklıma eskilerden bir olay geliyor. Geçen
gün de birden fakültede okurken yaz tatillerinde çalıştığım otel günlerime
gitti aklım.
Otelde bir Yunanlı kız çalışıyordu. Aerobik hocasıydı. Her
sabah havuz başına gelerek yaptığı anonsla müşterileri aerobik yapmaya davet
ediyordu. Kah on kişiye, kah iki kişiye, kimi bulursa ona yaptırıyordu.
Kızın fiziği sporcu olmasından dolayı mükemmeldi. Fakat öyle
bir yüzü de vardı ki insan bakmaya doyamazdı. Biz bakmasına bakıyorduk fakat
aramızda sürekli ve aşılamaz bir engel var gibiydi. Bir kişi hariç; Barmen
Metin Bey.
Bizim mesafenin nedeni, açıkça ifade edilmese de bilinç
altında yatan bir öteki duygusu. Kısa ömrünü kurtuluş savaşı, Yunan mezalimi
hikayeleri ile geçirmiş, Kıbrıs, Kıta sahanlığı nedeniyle gazete, radyo, televizyon
ve filmler aracılığıyla sürekli pompalanan bir düşmanlık propagandasına maruz
kalmış gençler için belki de normaldi bu.
Metin Bey ise bize davrandığından bile daha iyi davranıyordu
Yunanlı kıza. Bara oturduğunda hemen bir şeyler ikram ediyor, uzun uzun sohbet
ediyordu. Hani kız asılıyor deseniz adam altmışına merdiven dayamış, o
taraklarda da bezi olmayan birisi. Bizler ise kendi aramızda bu kadar kötü bir
milletten nasıl böyle güzel ve sempatik bir kız çıkmış olabileceğini
tartışmakla meşguldük.
Bir gün Metin Bey konuyu açtı. Henüz yirmisine gelmemiş bizlere
bir hayat dersi verdi:
-Yunanlılar bize çok kötülük etmiş olabilir. Muhtemelen ona
da bizi çok kötü anlatmışlardır. Ben özellikle ona çok iyi davranıyorum ki kötü
olmadığımızı bilsin. Kafasındaki kötü imajımız silinsin!
Aradan otuz yıl geçti. Bu sürede sürekli düşmanlarımızı
arttırdık, bir sürü öteki yarattık; Asala eylemleri sayesinde Ermeni-Türk, PKK
eylemleri sayesinde Kürt-Türk, Sivas-Gazi Olayları sayesinde Alevi-Sunni, Yeşil
Kuşak projesi sayesinde Laik-Anti laik ayrışmaları yaşandı.
Yaşadığımız, öylesine
güçlü bir ayrışma dalgası ki Yunanlılar bile
unutuldu. Hala dost olamasak da dert etmiyoruz onları epeydir.
Her yeni güne ayrışmayı hızlandıracak eylemlerle uyanıyoruz.
Bu kadar ötekiyle nasıl baş edeceğiz bilemiyoruz. Nedenini tam olarak bilemesek
de toplumun istikrarlı bir şekilde bir bilinmeze
doğru gittiğini görüyoruz. Herkes bu gidişten şikayetçi ancak elden ne gelir?
İşte bu düşünceler içindeyken aklıma geldi Barmen Metin Bey ve
onun Yunanlı bir kızın kafasındaki Türk imajını yıkma çabası. Madem ki büyük
eylemleri ağzına mikrofon uzatılanlar değil inancı uğruna basit adımlar atanlar
gerçekleştirebilir o halde bizim de bu gidişat karşısında yapabileceğimiz
şeyler var.
Evet, birbirimize düşman olmamızı sağlayacak bir sürü şeyle
karşılaşıyoruz her gün. Öfkemiz, bize istemediğimiz şeyler yaptırıyor ve adeta
bir tutam kuru ot attırıyor ülkede yaşanan yangına. Attığımız küçük ot demeti ateşi
büyütmeye yarıyor. Keşke hepimiz Barmen Metin olabilsek ve ötekileştirdiğimiz
insanların kafasındaki önyargıyı yıkmak için çaba göstersek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder