Muhteşem Yüzyıl Kösem bu hafta final yaptı. Finali de dizi
gibi muhteşem oldu. Emeği geçenlere teşekkürler.
Daha önceki Muhteşem Yüzyıl dizisi bittiğinde de “Muhteşem
Yüzyıl muhteşemdi” diye bir blog yazmıştım.
Ben söylenenlerin aksine her iki diziyi de çok beğendim.
Geçenlerde “bu dizi ömrü at sırtında savaş meydanlarında geçen atalarımızı
yatakta gösteriyor” diyen birine kaç bölüm izlediğini sordum, izlememiş.
Öyle olmalı, yoksa bunca senedir Türk filmi ve dizileri
izlemiş biri olarak benim gördüğümü o da görürdü mutlaka.
Hayır, her şeyin mükemmel olduğunu, dizinin tarihimizi
birebir yansıttığını söyleyecek değilim. Ancak dizinin alışılmış standartların
çok üzerinde olduğunu da kabul etmek gerekir.
Dizideki oyuncular genel olarak iyi olsa da Safiye Sultan’ı
oynayan Hülya Avşar ile Beren Saat sultan olmaktan çok uzaktılar. Allahtan
Safiye Sultan çabuk öldü. Beren Saat’in yerine gelen Nurgül Yeşilçay da durumu
iyi toparladı da Kösem Sultan “Fatmagül kıvamından sultan” olmaktan kurtuldu.
Bize yaratıcı yazarlık atölyesinde “bana yağmuru anlatma
beni sırılsıklam ıslat” diye öğretmişlerdi. İşte bu dizi de ilk bölümünde
Kanuni zamanındaki Osmanlı İmparatorluğu ile IV.Murat zamanındaki Osmanlı İmparatorluğunun
durumunu bize çok güzel yaşattılar. Hatta yaşanan kargaşayı ve iktidar savaşını
yansıtma şekliyle Muhteşem Yüzyıl Kösem daha başarılıydı denilebilir.
IV.Murat’ın çocukluğunda yaşadıklarının onun padişahlığına
nasıl etki ettiğini de çok iyi anlattılar bence.
En büyük dersi de Yeni Osmanlıcılara verdiler bence. Umarım
demokrasinin ve cumhuriyetin ne olduğunu anlamışlardır bu dizi sayesinde.
Evet, beklediğimin çok ötesinde ve yüksek standartlarda bir dizi izledim. Bunun için Muhteşem Yüzyıl
Dizisine emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Ve bu diziyi seyrettikten sonra, hala uluslararası nitelikte
bütün dünyanın izleyeceği bir Atatürk filmi yapılamamış ülkemde bunun
yapılabileceğine dair umutlarım iyice arttı.
“Muhteşem Yüzyıl-Cumhuriyet”, neden olmasın?