Tarihin çok sevdiğim bir tanımı vardır, “tarih, bir tiyatro sahnesidir,
tarihçiler de ışıkçı. Nereyi göstermek isterlerse oraya ışık tutarlar”. O
nedenledir ki herkesin arkasında asılı duran Atatürk fotoğrafı farklıdır. Ya
da herkese göre farklı bir Atatürk, Abdülhamit vs. vardır.
Oysa televizyonda seyrettiğimiz sadece bir dizidir. İsimler gerçek olsa
da gösterilen tarih değildir. Öyle bir iddiası da yoktur. Ticari kaygı duyulan,
bu nedenle savaş sahneleri için figürasyon masrafı dikkate alınan, kadınların
kıyafetlerinde gerçek yerine rating kaygısı gözetilmesi zorunlu ticari bir
faaliyet.
O nedenle bu dizi için kıyamet koparılmasına gerek yoktur. Tamam,
halkımız tarih okumayı sevmez, okullarımızda iyi bir tarih eğitimi yoktur,
kabul ediyorum. Ancak bütün bunların kabahatini bir diziye yüklemek ne kadar
adil bir davranıştır, onu bilmiyorum.
Benim açımdan bu dizi, okuduğum tarih kitaplarında kafamda
canlandırmakta güçlük çektiğim kılık-kıyafet ve bazı diğer hususlarda yararını
gördüğüm için izlediğim, beğendiğim ve hoşça vakit geçirdiğim bir dizidir.
Kanuni Sultan Sülayman’a dair bir biyografi ve o döneme ilişkin detaylı bilgim olmadığından, dizide gösterilenler için bir şey diyemeyeceğim. Okuduğum
ve çok beğendiğim “Sokullu “ biyografisi nedeniyle o dönem geldiğinde
söyleyeceklerim olabilir. Fakat şimdilik sadece dizideki “Sülüman” için söyleyeceklerim var.
Bu çerçevede, dizinin dün akşam seyrettiğim bölümünde Sülüman’in tespit
ettiğim üç büyük hatası:
-Katıldığı iftar sofrasında had safhada karbonhidrat içeren yiyecekler
gördüm. Yeni okuduğum diyet kitaplarına göre karbonhidrat insanı kısa sürede acıktırdığı
için oruç tutan birinin iftarda bu yiyeceklerden uzak durması lazım.
-Yine dün akşam, iftardan hemen sonra yatağa girdi. Oysa iyi bir uyku
için yemekten hemen sonra yatmak sakıncalı. Bir süre takı veya devlet işleri
ile uğraştıktan sonra yatağa girmesi, ya da yatmadan sıcak bir bitki çayı
içmesi uyuyabilmesi için daha uygun olurdu.
-Ayrıca, uyku tutmayan ve balkona çıkan Sülüman, çıplak ayakla taşa
zemine bastı. Oysa yaz kış çıplak ayakla taş zemine basmak hastalıklara davetiye
çıkarmak demektir. Belki de Sülüman’ın ileride söylemesi olası “olmaya devlet
cihanda bir nefes sıhhat gibi” cümlesinin de sebebidir çıplak ayakla taşa
basması.
Benden söylemesi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder