Haber vermenin bin
türlü yöntemi vardır da böylesi ilk defa başıma geldi. Bir şey söylenmeden
sadece bir zile basarak:
-Zırrrrrr!
-Kapı çalıyor.
-Eyvah, evi su basmış.
Evet, sabah sabah kapımızın
zili çaldı. Açmak için yataktan kalkınca suyun içinde bulduk ayaklarımızı. Evin
her yanı su içindeydi ıslak zeminler hariç. Suların kesik olduğu bir akşam
mutfak musluğu açık unutulunca akan su evin her yanını kaplamış. Islak
zeminlerin kapısında bulunan setler o kısımları bu sefer kuru bırakmış.
Tabi bu arada yatak
odasında elektrik sobası prize takılı olduğu halde aniden suya bassak da
çarpmadı elektrik. Yoksa su baskınını haber vermek için basılan zil, elektrik
çarpıp ölümümüze de neden olabilirdi.
Evet, ıslak zeminler
hariç ev su içindeydi. Su daire kapısından taşmış merdivenlerden alt katlara
doğru gidiyordu. Manzara karşısında ilk hissettiğim şey bırakıp gitme isteğiydi.
Nasıl temizlenecek bu ev?
Sağ olsun komşularımız
yardım ettiler. Çocuğumuzu teslim aldı biri, diğerleri de ellerinde tas, kova,
faraş ne varsa yardıma koştular. Zira alt kata da sızmaya başlamıştı sular.
Soğuk bir kış gününde,
bütün camlar açık, her yanımız ıslanmış vaziyette boşalttık suyu. Yardımsever
komşularımıza teşekkür ederek biraz ısınmak ve kurumak için gaz sobasının
kurulu olduğu odaya sığındık. Sobayı yakmak için kibriti attığımda bir patlama
oldu. Sobanın borusu yerinden çıkmış ve odayı is ve kurum doldurmuştu. O
soğukta tamamen ıslanmış vaziyette iken bu sefer de üzerimize is ve kurum
yağmaya başlamıştı. Her yeri su içinde görünce duyduğum bırakıp gitme isteğim
yine depreşmişti ancak yapacak bir şey yoktu artık.
O halde boruyu takıp
tekrar sobayı yaktık, kuruduk, temizlendik. Bilahare halılar temizleyiciye
gönderildi. Mobilyaların su almış alt kısımları eve kurulan geçici
marangozhanede değiştirildi ve sonunda su baskının izleri bir şekilde yok
edildi.
Su baskınının ilk fark edildiği
sırada evini su basmış bir adamın, komşuları suyu boşaltırken fotoğraf
makinesine pil almaya gitmesi tabi ki şaşkınlıkla karşılanmıştı. Sigorta
şirketi ile yaptığı telefon konuşmaları da.
Evet, yaşça büyük meslektaşların
tavsiyesi ile evi sigorta ettirmiştim. Şirket, tatil günü olması nedeniyle
olayı fotoğrafla belgeleyip suyu boşaltmamızı söylemişti. Sonunda, ilk iş günü
bir eksper gelerek raporunu tuttu, fotoğrafları ve faturaları da daha sonra
işyerime gelen acente görevlisine teslim ettim. Bu arada bir telefon konuşmamda
da alt kata su sızması nedeniyle suyu eksper gelmeden acilen boşalttığımızı
söylemiştim. Hemen sordular alt kata su sızan odanın kaç metrekare olduğunu.
Meğer o oda için boya parası da vereceklermiş.
Bir gün işyerime gelen
acente görevlisi parayı getirdi. Kendi zararımı aldıktan sonra kalan parayı alt
katta oturan komşumuza verdim. Ancak vermem kolay olmadı. Evin sigortalı
olduğunu, sigortanın kendi evine sızan su nedeniyle boya parası verdiğini
anlattım. Ancak o ısrarla almak istemedi:
-O kadarcık sudan ne
olacak komşum, hem boyatmadık ki biz evi?
Sonunda ısrar ederek
verdim parasını. Sigorta şirketi yaptığı bu jestle hem sigortanın ne güzel bir şey
olduğunu anlattı bütün mahalleye hem de güzel komşuluk ilişkilerimize katkı
sağladı. Bundan güzel reklam olur mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder