Geçenlerde tanıştığım bir emniyet görevlisi yakınıyordu:
-Abi artık kimse telefonda iş konuşmuyor, milletin “bel altını”
dinlemekten bıktık!
Söylediğine göre, dinlemeler bu kadar ayyuka çıkınca, kimse artık suç
unsuru oluşturabilecek konuları telefonda konuşmuyormuş. Bir parkta buluşup
herkese uzak bir bankta konuşuyorlar anlaşılan.
Düşündüm de dinlemeyle görevli bir polissiniz. Akşama kadar bir
teröristi, bir kaçakçıyı bir yolsuzluk yapanı yakalamak için dinleme
yapıyorsunuz ancak dinlediğiniz milletin yatak odası hikayesi. Ne
hissedersiniz? Yatak odası hikayesi dinlemek cazip görünse de insan porno film
izlemekten bile bıkar zamanla değil mi?
Bu durum bendeki sorumluluk duygusunu derhal harekete geçirdi ve dinleniyor
olabileceğim varsayımıyla telefon görüşmelerimi zenginleştirmeye karar verdim.
Ki dinleyen arkadaşların canı sıkılmasın.
Artık bütün görüşmelerimi bu düşünceyle yapıyorum; hastalıktan bahseden
ablama o hastalıkla ilgili bilgilerimi, alternatif tıp yöntemlerini, çocuğundan
şikayet eden arkadaşıma çocuk eğitimi ile ilgili okuduğum kitaplardan pasajları
ve tecrübelerimi, sevgilisinden ayrılan arkadaşıma teselli cümleleri, espriler,
şiirler, özlü sözler bu da yetmezse bir fıkra vs.
Kısacası, dağarcığımda ne varsa döküyorum telefon görüşmelerimde.
Sonuçta dinleyen de bizim insanımız. Onu da düşünmek lazım, değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder