İki kadın dertleşiyor:
-Benimki hiç işin ucundan tutmuyor!
-Benimki de çiğdem yiyer!
Son cümle üzerine dayanamadım:
-Çiğdem yiyor da kabuğunu yere mi atıyor?
-Yok, pek titizdir benimki?
-Çiğdem yerken içki mi içiyor?
-Hayır, yılda bir-iki defa kardeşimle bir bira içer. Sigara içmez, kahveye de gitmez.
-Biliyorum ki adam gece gündüz çalışıyor, sizler için çırpınıyor. Madem sigarası içkisi de yok. Bırak yesin adam çiğdemini. Ne yakınıyorsun kocandan?
-Sesi beynime gidiyer.
İşin açıkçası ben koca olana kadar ne yapacağıma çalışmadım. Etrafımdaki kötü örneklere bakarak ne yapmayacağıma çalıştım. Onları yapmazsam karımı memnun ederim diye düşünmüştüm. O nedenle şunu yaptım bunu yaptım diyemem. Fakat anlattığım olaydaki gibi ne yaparsan yap memnun olmayan kadın da çok.
-Paris'e götürdü tamam ama...
-Sürekli eve bir şeyler taşıyor, sana ne evin işinden, sen istediğimi getir..
Hadi bunları da geçelim. Fakat yeni duyduğum bir söz beni iyice çileden çıkardı. Efendim, benim de tanıdığım misafir olduğum bir çift. Size şöyle anlatayım, ev su kenarında, bahçe içinde tripleks. Evin yol tarafındaki garajda bir cip ve karısı için bir küçük araba. Evin diğer tarafında ise bir tekne bağlı. Bir başka yerde bir çiftlik evi ve yazlık. Aynı zamanda da çalışanları var. Hem evde hem çiftlikte hem de teknede.
Varlık olur da zevk olmaz. Koca da zevk de var. Nitekim yemek sonrası tekneye doluştuk. Ay ışığında açıldık. Bir yerde bütün motorları durdurdu.
-Dinle bak, balıkların seslerini duyuyor musun?
Gerçekten de ay ışığında suda zıplayan balıkların sesi. Asla unutamayacağım bir an.
Geçenlerde duydum eşinin yakınmasını:
-Hafta sonları açılalım tekneyle, bir iki gün kalalım diyor. Gidemem ben öyle her hafta tekneyle!
Normalde tekne, dizilerde filmlerde zamparalık için, sevgililer için diye bilinir. Burada ise adamcağız ailesiyle bir arada olmak için almış ve evin önüne de bağlamış.
Evet, yani şu her gün içip karısını çocuklarını döven, evine bakmayan, savruk, sarhoş, kart zamparaları bir kenara koyarsak etrafımda ciddi şekilde evine bağlı, çiğdem yiyen, Paris'e götüren, tekneyle ailesini gezdirmeye çalışan, kısacası karısı çocukları için saçını sakalını süpürge eden geniş bir erkek gurubu var. Ben yapmamaya alışkın olduğum için yapmaya eğilimli erkekler adına soruyorum:
-Ne yapmak lazım sizi memnun etmek için?
8 yorum:
u sorunun cevabı henüz verilemedi ama ben bi deniycem: Efendim hatun milleti başına buyruk gibi görünen ama her seferinde kendisinin sözüne gelen, dışarıya dönük ama evcimen, temizliğine dikkat eden ama kirli sakallı,maçoluğa meyilli ama ani romantizm ataklarıyla şaşkına çeviren, kültürden yııkılsa da mesela vanilayayı bilemeyip karısına soran ve onu vanilyayı bildiği için yücelten,aldığı tekneye iltifat etmiyorsa akıllıca bir maneyrayla karısının kabul günlerini teknede yapma fikrini ortaya atan ve böylece başka kadınlara hava atmasını sağlayarak tekneye ısınmasını sağlayan, çiğdem yemesinden karısının hoşlanmadığını anlayabilen ve bunun yerine birlikte çıtlatabilecekleri ortak başka bir şey bulan, karısına şişmanladığını söylemek yerine birlikte sabah yürüyüşleri için zorlayan ama bunun için şık bir eşofman takımı ve havalı bir spor ayakkabı masrafını göze alabilen erkeklerden daha az şikayet ederler..Dikkat ediniz: Şikayet etmezler demedim, daha az ederler..:)
siz ne yaparsanız yapın kadınlar kadar ince düşünemezsiniz...
Yani ben bu soruya cevap verecek miyim, vermeyecek miyim?
Anlayamadım.
Erkeği dinamik kılan kadının memnuniyetsizliğidir..:) Geçenlerde okudum bütün türlerde dişinini memnun etmeye çalışan erkeklerin zekasıda gelişiyormuş. Sanırım bu Ümit'in yorumunuda destekliyor..:)
Önemli olan,kadın veya erkek,kişi eşini nasıl memnun edeceğini bilmesidir.
bence bu sorunun tek yanıtı vardır;insan dediğimiz tür, kadın-erkek fark etmeden verenler ve alanlar diye ikiye ayrılır..birileri hep verir birileride hep alır..genelde verenler kategorisine bu ülke de kadınlar girer.çoğunluğa bakınız efendim.yüzde 10 luk bir oranda yer alan, teknesini evin önüne bağlayan ve tekneyi eşinin kabul günleri kullanımına açması bu koca modelini "verenler" kategorisine alır ancak oranın erkekler tarafından yükselmesini sağlamaz..ülkemizde bu gibi kocalar istisnai bir durum yaratsada grafiklerin oranlarında bir değişiklik yaratmaz..yüzde 10 "veren" erkeğe karşılık yüzde 90 "alan" erkek..tersten baktığımızda yüzde 90 veren kadın..verici ve alıcı olma durumu ataerkil toplum yapılarında her zaman erkeğin alıcı konumunda olmasını sağlar.."bir kadını memnun edebilmek"üzerine düşünce üreten, yazı yazan bir erkekseniz hemcinslerinizin büyük çoğunluğuna göre şanssız yüzde 10 luk verenler kategorisinde olan bir erkeksiniz:))hemen moralinizi bozmayın bu durum karşısında..bence, içinde bulunduğunuz bu toplum yapısına rağmen "verebilen" erkeklerdenseniz diğerlerinden daha fazla "insan"olabilen, bencil olmaktan daha uzak birisiniz..
bir kadını memnun eddebilmek ancak devamlı taviz vermekle olur
http://www.komikoyunlar.net/
Evet, ben bir bayan olarak söylediğiniz bazı noktalara katılıyorum. Ama, bir antiparantez açmak gerekir , her kadında bu şekilde değildir. kanaatkar, fedakar, cömert,ne istediğini bilen v.s. daha suan aklıma gelmeyen birçok özelliklere sahip bayanlarımız vardır.
Yorum Gönder